Başlıklar

+90 530 244 71 84

Nazal Polipozis Nedir?

Sinüs mukozasından ya da burun mukozasından kaynaklı olup burun ve sinüs boşluklarını doldurabilecek şekilde olan kötü huylu olmayan kitlelere nazal polip denir. Nazal polipler burundaki konka adı verilen Hipertrofisinden farklıdırlar. Burunda içinde oluşan ve kötü huylu olmayan kitleler yumuşak bir dokudadır. Bu kitleler burnun içinde bulunur ve ağrı yapmazlar. Bazı durumlarda ise polipler alerjik sebepler ya da sinüzitten dolayı oluşabilir. Nazal polipin görüldüğü yerler sabit değildir ve farklılık gösterebilir. Bazen boğazın daha altına kadar uzanırken bazen de burun dışına çıkabilir. Polip boyutu küçükse fark edilmez ama yinede hastada burun tıkanıklığına sebep olabilir. Sadece tıkanıklık değil geniz akıntısı ya da göz çevresi ağrısına da sebep olabilir. Bu durumda hasta sinüzitin sebep olduğu baş ağrısı olduğunu düşünürken aslında nazal polip olduğunu öğrenebilir. Bu yüzden düzenli doktor kontrolü yapılmalıdır. Poliplerden kurtulduğunuz takdirde hayat kaliteniz artacaktır.

Bu hastalık genelde 20 yaş sonrası ortaya çıkar ve çok küçük yaşlarda ortaya çıkması düşük ihtimaldir. Nazal polip yetişkin bireylerde %1-4 oranında görülürken,  çocuklarda bu oran %0.01’dir. Alerji doktorlarının tetkikleriyle nazal polip oranı hastaların %4-5’ idir.

 Nazal Poliplerin Oluşumda Hangi Faktörler Rol Oynar?

 Genel olarak burun poliplerinin oluşmasında aşağıdaki faktörler etkilidir.

  • Alerji
  • Astım
  • Genetik yatkınlık
  • Burnun otonomik fonksiyon bozukluğu
  • kronik rinosinüzit
  • Kalıtsal hastalıklar
  • Bağışıklık sistemi ile ilgili sebepler
  • Enfeksiyonlar
  • İlaç hassasiyeti

 Bu sayılan faktörler, burun içerisinde kronik bir enfeksiyona yol açarak burun mukozasının ödemlenmesine ve polipoid yapıların oluşmasına neden olurlar. Bu yapıların içinde yoğun sıvı birikimi olur. Polipler sıvı birikimi sonucu ödem tabakasının yer çekimiyle birlikte etleşmesi ortaya çıkmaktadır. Nazal polip Çocuklarda yetişkinlere çok daha nadir görülen bir durumdur. Bu yüzden de çocuk hastalar astım ve kistik fibrosis ihtimali üzerinde durularak muayene edilmelidir.

Genel olarak hastalara bakıldığında alt nedenlerde alerjik hastalıkların yattığı gözlemlenir. Saman nezlesi denilen alerjik rinitlerin mikroskop altında incelenmesi sonucu eozinofil hücrelerinden çokça görüntülemek mümkündür. Ancak bazı polipli hastalarda altta yatan alerjik sebebin olmaması bu durumu alerjiye bağlayamayacağımızı da göstermektedir. Dolayısıyla aslında poliplerde vakalar hastalara göre değişkenlik göstermektedir.

Nazal polipi olan vakalarda enfeksiyonlarla sıkça karşılaşılır. Bu enfeksiyonlarla burun ve sinüslerde karşılaşılır.

Nazal polipler bazı durumlarda ise genetik yatkınlık dediğimiz genetik hastalıklar ya da kalıtsal durumlar sebebiyle karşımıza çıkar. Nazar polip görülen bir kişinin aile fertlerinde de bu hastalığın görülme sıklığı diğer kişilere göre daha fazladır. Ama yine de bu hastalığın sebebi kesin olarak genetik yatkınlık ya da kalıtımsal durumlardan dolayıdır denilemez. Genetik faktörler hastalık sebebi için sadece değerlendirilmesi gereken bir seçenektir.

Astım hastaları romatizmal ağrı kesici ya da aspirin kullanıyorsa bazı şikayetleri ortaya çıkıyorsa ya da hastanın astımı ilerlemişse bu durumlarda da nazal polipler sıklıkla görülebilir. Hatta bu tür durumlar nazal polipin en çok görüldüğü vakalardır.

Nazal Poliplerde Teşhis Nasıl Konulur?

Nazal polipler ortaya çıktıktan sonra kendi kendilerine küçülmezler bu yüzden tedavi için mutlaka Kulak Burun Boğaz Hastalıkları uzmanına başvurmak gerekir. Nazal polipler küçükse ya da başlangıç evresinde ise ilaç tedavisi ile sorun ortadan kaldırılabilir ancak daha büyük olduklarında ancak cerrahi müdahale ile temizlenebilirler.

Nazal poliplerde hastalığın tanısından öncelikle hastanın hikayesi önemlidir. Bu hastalık her ne kadar sadece burun tıkanıklığı olarak görülse de altta yatan sebepler ve şikayetler iyice değerlendirilmelidir. Nazal polipler basit burun muayenesi ile görülebilmektedir. Ayrıca yapılacak radyolojik değerlendirmeler de yol gösterici olacaktır. Anamnez ve fiziki muayeneden başka, sinüs BT ya da nazal endoskopi çeşitli tekniklerle teşhis konulabilir.

Eğer gerekli görülüyorsa immünoloji uzmanına alerji testi yaptırmak da faydalı olacaktır. Samter triadı düşünülen hastalarda gerektiği takdirde ilaçla (uyarı) provokasyon testi istenebilir.

Nazal polipler genelde büyük boyutlara ulaşmadıkça ve sinüs ağızlarını tıkamadığı takdirde pek belirti göstermezler. Sinüs ağızlarını tıkadıkları takdirde boşluklarda oluşan mukus akışı sağlayamaz ve koyulaşarak sinüs içerisinde kist oluşumuna ya da enfeksiyon sebep olabilir.

Nazal poliplerde belirtiler genelde biraz daha büyük poliplerde görülür. Küçük poliplerde belirtiler bazen görülmeyebilir. İlerleyen polipler burun boşluğunu doldurduğu için aşağıdaki belirtilere sebep olabilir;

  • Seste değişiklik
  • Şiddetli burun tıkanıklığı
  • Sinüslerde ya da yüzde dolgunluk
  • Nefes alma güçlüğü
  • Başta ağrı
  • Göz çevresinde ve üst dişlerde ağrı
  • Tat almada ve koku almada bozukluk
  • Burun akıntısı
  • Uyku apnesi
  • Geniz akıntısı
  • Nefes alamamaya bağlı olarak horlama
  • Boğazda yanma

Nazal Poliplerde ve Tedavi Seçenekleri Nelerdir?

Poliplerin teşhis edilebilmesi için öncelikle tomografi çekilmesi gerekir. Yapılan muayene ve tetkikler sonucunda hastanın nazal polip olduğu teşhisi konulur. Bu aşamadan sonra hastanın tedavi süreci başlar. Nazal poliplerde iki tür tedavi şekli vardır. Bunlardan biri medikal tedavi yani hastalığın ilaçla tedavi edilmesi şeklidir. İkincisi ise cerrahi müdahale işlemlerinin yapılmasıdır. Medikal tedavinin polipleri küçültmediği ya da polipleri yok etmediği durumlarda cerrahi müdahale edilmesi gerekir. Nazar poliplerde hastalık çok hızlı tekrarlandığından ve hastalığı ortaya çıkaran birçok faktör olduğundan öncelikle hastalığın sebebi iyi tespit edilmelidir. İlaç ya da cerrahi müdahale basit seçenekler gibi dursa da aslında sebep tespit edilmedikçe tam bir iyileşme sağlanamayacaktır.
Hastalığın tıbbi tedavisinde anti-histaminikler, lökotrien antagonistleri, tuzlu suyla burun banyosu, burun içindee kullanılan kortizon spreyleri genelde tercih edilmektedir. Ağır hastalarda operasyon sonrası polip çıkarıldıktan sonra hasta ağızdan kortizon kullanmak durumunda kalabilir.

Nazal polip söz konusu iken ayrıca hastada enfeksiyon bulguları da sabitse bu durumda antibiyotik kullandırma da göz önünde bulundurulmalıdır.

Samter Sendromlu hastalarda poliplerde gerileme aspirinle duyarsızlaştırma seçeneğiyle tedavi edilebilir. Bu konuda tatmin edici veriler mevcuttur.

Nazar polipli hastada medikal tedavilere rağmen ciddi bulgular ortadan kalmıyorsa ve bu durum hastanın yaşam kalitesini ve konforunu bozuyorsa cerrahi müdahale gündeme gelebilir.

Hastalığın yaygınlık durumuna ve ek bir patoloji bulunup bulunmadığı göz önünde bulundurularak sadece nazal poliplerin temizlendiği polipektomi veya genişletilmiş sinus müdahaleleri uygulanabilir.

Nazal Polip Ameliyatları Nasıl Yapılır?

Nazal polipler, sinus girişlerini tıkadıklarında sinüslerde akış bozukluğuna bağlı olarak enfeksiyon ya da iltihaplanma oluşuyorsa ve hasta medikal tedaviye yanıt vermiyorsa bu durumda cerrahi tedavi uygulanmalıdır.

Nazal polip ameliyatları teknolojinin gelişmesiyle son zamanlarda kolaylaşmıştır. Bilgisayarlı tomografi cihazı kullanılarak tomografinin milimetrik olarak gösterdiği görüntüler üzerinden planlama yapılmaktadır. Daha önceleri ise ağız içerisinden veya bazı durumlarda yüzün dışarısından müdahale edilen cerrahi işlemler, gelişen teknoloji ile burun içerisinden endoskopik olarak yapılabilmektedir. Bu ameliyat genel anestezi uyutularak ya da lokal anesteziyle bölgesel uyuşturularak yapılabilir. Burada karar hekiminizin uygun görmesine ya da size kalmıştır.

Polipektomi

Genel anestezi ya da lokal anestezi altında polipektomi tekniği ile sinüsler koparılır ya da traşlanarak temizlenir.

Endoskopik Sinüs Cerrahisi (FESS)

Bu yöntem küçük poliplerde değil de daha büyük poliplerde endoskopik sinüs cerrahisi yöntemiyle yapılır.

Nazal polip ameliyatlarında kullanılan endoskopik yöntemde, kamera, ışık ve monitör kullanılarak burnun içinden girilir. Burun içine girildikten sonra burun içi ile sinüslerdeki polipler ve tahrip olmuş dokular temizlenir. Polipler bu işlemle temizlendikten sonra sinüslerin burnun içine açılan yerleri kontrol edilir. Eğer gerekiyorsa bu bölge açılarak sinüsler normale döndürülür. Endoskopik yöntemde çok ince ve milimetrik aletler kullanılır. Böylece beyin ve göz gibi buruna yakın organlarda oluşabilecek bazı komplikasyonların ya da istenmeyen durumların önüne geçilir. Bu cerrahi operasyonlara “Endoskopik Sinüs Cerrahisi” denir. Endoskopik sinüs cerrahisi yöntemiyle en küçük polipler bile temizlenebilir ve bu sayede hastalığın tekrarlamasının önüne geçilmiş olur. Ayrıca bu yöntem burun bölgesinin doğal yapısını ve mevcut şeklini korumaktadır. Endoskopik yöntem sayesinde burun dışarısından hiçbir şekilde kesi yapılmadığı için dolayısıyla da dikiş, dikiş izi ve gözle görülür bir yara da olmaz.

Endoskopik yöntemlerle polip ameliyatları yapıldığında ameliyat sonrası burun içinin düzgün şekilde temizlenmesi ve burun pansumanlarının düzenli yapılması gerekir. Tampon genelde kullanılmadığından ekstrem durum olmadıkça hasta kısa sürede taburcu olur. İlk zamanlarda doktorunuz burun içinizi serum fizyolojikle yıkayarak yapışma ve birikintileri önlemenizi ister. Daha sonra pansumanlar için doktorunuzun belirttiği zamanlarda pansuman yaptırmanız gerekir.

Ameliyat Sonrası

Burun polipi olan ve bu şikayeti sebebiyle ameliyat olan hastalarda başarı oranı % 90’ların üzerindedir. Eğer hastanın alerjisi, astımı, aspirin alerjisi ya da kistik fibrozisi varsa bu durumda ameliyatın başarı oranı biraz düşebilir. Bu durumdaki hastalarda burun polipleri tekrarlayabileceği için amaç ameliyat sonrasında poliplerin oluşmasını engelleyecek ya da oluşumunu geciktirecek ilaç kullanımı olmalıdır. Hastanın durumu gerektiriyorsa ameliyat tekrarlanabilir.

Nazal Poliplerin Sık Görüldüğü Hastalıklar Nelerdir?

Samter Sendromu (Samtrer triadı): Nazal polip sebebiyle vakalarda astım bulguları artmaktadır ve astım ağırlaşmaktadır.

Kistik Fibrozis: Çocukluk evresinde görülür ve hastanın dış salgı bezinde salgının sıvılaştırılmasında problem mevcuttur. Bu hastalık nadir görülür ve kalıtımsal bir hastalıktır. Dış salgı bezlerinin salgılarında ortaya çıkan koyuluk ile burun mukozasındaki salgı koyuluğu beraberdir. Bu koyuluk da iltihaba davetiye çıkarır ve nazal polipler meydana gelir.

 Churg-Straus Sendromu: Hastalarda alerjik bir damar iltihabı görülür ve hastaların kanlarında eozinofil artışı görülür.

Kartagener Sendromu Ve Diğer Siliyer Diskineziler: Vücudun dış ortamla karşı karşıya kalan tüysü yapılarının hareket kabiliyetinde kusur vardır. Bu kusur dış ortamdaki zararlıları uzaklaştıramaz ve hastada sıkça enfeksiyon ya da iltihap görülür. Bu durumda da nazal polip olasılığı artar.

Young Sendromu: Bu durumda mukus yoğunluğu artar ve akışkanlığı azalır. Bu sebeple de nazal polipler görülebilir.

Alerjik Rinit: Saman nezlesinde hem iltihabın varlığı hem de sıkça görülen burun akıntısı nazal polip görülme olasılığını artırır.

 Nazal Mastositozis: Nadir görülen bir durumdur. Bu hastalıkta alerji testi negatif çıkar fakat mukozada yoğun bir şekilde mas hücreleri bulunur. Mas hücreleri de iltihabı artıracağı için nazal poliplerin görülmesi ihtimali de artacaktır.

Soracağınız soruları cevaplamak ve detaylı klinik muayene için sizleri merkezimizde bir kahve içmeye bekliyoruz.